Düşler insan yüzlerinden aynalara yansımayan gerçeklerdir.
15 Haziran 2009 Pazartesi
5 Haziran 2009 Cuma
4 Haziran 2009 Perşembe
18 Mayıs 2009 Pazartesi
- 2yüz28
Ne kadar çok hayat var, ne kadar çok insan ve her birinin bir hikayesi. Birden fark ediyorum bir çoğu kendi hikayelerine ne denli uzak duruyorlar. Kendi hikayelerini aynalarına asıp sokaklara saldıkları bedenlerini başka hayatlara doğru sürüyorlar. Bu sürükleniş bir gece, bir yerlerde, bir kaç düşünsel çakılışla, finaliyle kucaklaşıyor.
Hiçlik!!!
Şimdi kimi oynuyorum Abidin? Sen bilir, tanırsın beni.
Hiçlik!!!
Şimdi kimi oynuyorum Abidin? Sen bilir, tanırsın beni.
17 Mayıs 2009 Pazar
15 Mayıs 2009 Cuma
27 Nisan 2009 Pazartesi
20 Nisan 2009 Pazartesi
19 Nisan 2009 Pazar
15 Nisan 2009 Çarşamba
14 Nisan 2009 Salı
- 2yüz18
Yarın yok, hiç olmadı! Olmayacakta. Bu gün dünden arta kalan bir zaman sadece, yaşayıp geçtiğim.
Karanlık aynı karanlık, kuyunun derinliğiydi bir tek değişen. Orada kimsenin aklına düşmeyen sorularla cebelleşiyorum.
Acı artıkça cesaretleniyorum, daha bir özlüyorum gökyüzüne yüzümü sürmeyi.
Ama biliyorum yarın yok!
Karanlık aynı karanlık, kuyunun derinliğiydi bir tek değişen. Orada kimsenin aklına düşmeyen sorularla cebelleşiyorum.
Acı artıkça cesaretleniyorum, daha bir özlüyorum gökyüzüne yüzümü sürmeyi.
Ama biliyorum yarın yok!
9 Nisan 2009 Perşembe
11 Mart 2009 Çarşamba
6 Mart 2009 Cuma
4 Mart 2009 Çarşamba
27 Şubat 2009 Cuma
- 2yüz12
o gece
kalbimin yarıklar dolu coğrafyasını hiçe sayıp
teninde saklı duran dünyayı
yalın ayak ve gözlerim açık geçtim
bir daha çal gecemi
sabah sana ömrümü itiraf edeyim
kaç kelime eder hayat karşısında bağışlanmayı beklemek
vazgeçmek kimden arta kalmıştır
kahramanlar dönmeyecek
hani uzansalar dokunacaklar Tanrı’ nın soğumuş ellerine
tüketmeye başlamışken yaşamsal kredileri
sıfırı anlamlandıracağım tutulmuş defterlerde
sadece bakmak onca yıl sadece bakmak ve sonra görmek
yan yana geldikçe kelimeler
acıtan cümleler gibi uzuyordu hayat
gidiyordum
kalmanın eksilttiği hislerin yanı başından
içi boş içi hınça hınç dolu bavullarla
susma hakkımı saklı tutarak
kalbim avuntular sandığı
lafa düşkün bir ebe aşkta
kurulu ve isyankar
daha neler iliştirebilirdim beklemenin heybesine
sessiz ve ağır günlerden
tozlanmış mektuplardan
özenle kurutulmuş papatyalardan ve
uykuya uzak gece yarılarından başka
kim bilir…
ucunda durduğum hayat
gösterişsiz ve korkunç derinlikte
düşmek dünle yarın arasında bir yere
kafam yüksek
beni tutana aşk olsun
parmak uçlarım
cehennemden kopmuş kızgın ateş toplarıdır
çözül usulünce
şarkılar yorulur istinasız
dudaklarının rüzgarlı raksı başladığında
durdum
köstekli bir saat yorgunluğundayım karşında
kimsesizler, nasıl tenha gözlerinin içi
ışıldayarak uzayıp giden caddeler gibi
geçilmeyi umuyorlar
kalbimin yarıklar dolu coğrafyasını hiçe sayıp
teninde saklı duran dünyayı
yalın ayak ve gözlerim açık geçtim
bir daha çal gecemi
sabah sana ömrümü itiraf edeyim
kaç kelime eder hayat karşısında bağışlanmayı beklemek
vazgeçmek kimden arta kalmıştır
kahramanlar dönmeyecek
hani uzansalar dokunacaklar Tanrı’ nın soğumuş ellerine
tüketmeye başlamışken yaşamsal kredileri
sıfırı anlamlandıracağım tutulmuş defterlerde
sadece bakmak onca yıl sadece bakmak ve sonra görmek
yan yana geldikçe kelimeler
acıtan cümleler gibi uzuyordu hayat
gidiyordum
kalmanın eksilttiği hislerin yanı başından
içi boş içi hınça hınç dolu bavullarla
susma hakkımı saklı tutarak
kalbim avuntular sandığı
lafa düşkün bir ebe aşkta
kurulu ve isyankar
daha neler iliştirebilirdim beklemenin heybesine
sessiz ve ağır günlerden
tozlanmış mektuplardan
özenle kurutulmuş papatyalardan ve
uykuya uzak gece yarılarından başka
kim bilir…
ucunda durduğum hayat
gösterişsiz ve korkunç derinlikte
düşmek dünle yarın arasında bir yere
kafam yüksek
beni tutana aşk olsun
parmak uçlarım
cehennemden kopmuş kızgın ateş toplarıdır
çözül usulünce
şarkılar yorulur istinasız
dudaklarının rüzgarlı raksı başladığında
durdum
köstekli bir saat yorgunluğundayım karşında
kimsesizler, nasıl tenha gözlerinin içi
ışıldayarak uzayıp giden caddeler gibi
geçilmeyi umuyorlar
25 Şubat 2009 Çarşamba
- biterken başlıyor gibiydi hep
Bir şeylerden vazgeçer gibiyim. Erteliyorum ya da erteleniyorum.
Renklerin tadı yok be Abidin, kelimeler bile anlamsız geliyor şu sıralar. Yazmak başlı başına bir angarya sanki, okumak, film izlemek, şarkılar eşliğinde yürümek. En çok sevdiğim şeylerden uzaklaşıyor olmak içimdeki boşluğu besliyor.
bir boşlukta
başka bir boşluk gibi ölü havaya sürtünüyorum
korkunç bir gürültüyle
kanıyor
çizikler içinde savrulmuş etim
Belli etme Abidin, bildiğini gördüğünü sus bana dair. Başka hayatlar anlat. Yolculuklardan söz et. Gidenlerden ve dönmeme sebeplerinden. Marla' yı anlat yeni baştan. En iyi yaptığın şey bu senin. Hayatının hiç yırtılmayacağını sandığın öyküsünü tekrar tekrar anlat. İnancı tanımla bana, sebepler sun. Kandır beni Abidin. Kandırılmaya ihtiyacım var en çok! Öyle bir anlat ki özeneyim, unutayım farkındalıklarımı. Biraz daha idare et bu gece beni.
yüzümün kuyuları
o ölçüsüz derinliklerde suların kokusunu yitirdi
adını bilmediğiniz bir yağmur giydim ruhuma
giderken yağıyorum dokunaklı cesetlerinizin üzerine
kalırsam kururum
Renklerin tadı yok be Abidin, kelimeler bile anlamsız geliyor şu sıralar. Yazmak başlı başına bir angarya sanki, okumak, film izlemek, şarkılar eşliğinde yürümek. En çok sevdiğim şeylerden uzaklaşıyor olmak içimdeki boşluğu besliyor.
bir boşlukta
başka bir boşluk gibi ölü havaya sürtünüyorum
korkunç bir gürültüyle
kanıyor
çizikler içinde savrulmuş etim
Belli etme Abidin, bildiğini gördüğünü sus bana dair. Başka hayatlar anlat. Yolculuklardan söz et. Gidenlerden ve dönmeme sebeplerinden. Marla' yı anlat yeni baştan. En iyi yaptığın şey bu senin. Hayatının hiç yırtılmayacağını sandığın öyküsünü tekrar tekrar anlat. İnancı tanımla bana, sebepler sun. Kandır beni Abidin. Kandırılmaya ihtiyacım var en çok! Öyle bir anlat ki özeneyim, unutayım farkındalıklarımı. Biraz daha idare et bu gece beni.
yüzümün kuyuları
o ölçüsüz derinliklerde suların kokusunu yitirdi
adını bilmediğiniz bir yağmur giydim ruhuma
giderken yağıyorum dokunaklı cesetlerinizin üzerine
kalırsam kururum
24 Şubat 2009 Salı
- 2yüz8
iki tebessümden biri sana değiyor
iki şarkıdan biri seni söylüyor
ve her şiirde
bir dize düşüyor payına
iki şarkıdan biri seni söylüyor
ve her şiirde
bir dize düşüyor payına
23 Şubat 2009 Pazartesi
- 2yüz1
size olan takribi uzaklığım
bin ihanet yılı
artık uzlaşmaya gerek yok
herkes dans için
kör bir eş edinsin kendine
bin ihanet yılı
artık uzlaşmaya gerek yok
herkes dans için
kör bir eş edinsin kendine
- yüz96
içtiğim şaraplar gibi kırmızı
öptüğüm dudakların kadar kırmızı
karanfil gibi
kan gibi kırmızı
içimde durulmuyor bu hasret
kıpkırmızı
öptüğüm dudakların kadar kırmızı
karanfil gibi
kan gibi kırmızı
içimde durulmuyor bu hasret
kıpkırmızı
- yüz93
elimde değil
sana söylemek istediğimi unutuyorum
ne vakit hazırlıksız yakalansam yüzüne
ki unuttuğum
sadece söyleyeceklerim miydi bilmiyorum
sana söylemek istediğimi unutuyorum
ne vakit hazırlıksız yakalansam yüzüne
ki unuttuğum
sadece söyleyeceklerim miydi bilmiyorum
22 Şubat 2009 Pazar
19 Şubat 2009 Perşembe
18 Şubat 2009 Çarşamba
- yüzseksen3
O geceyi uyumadan bilemezlerdi, aynı yatakta ayrı sabahlara uyanacaklarını.
Bütün yaşanmışlıkları omzumda ağladı Abidin.
Bütün yaşanmışlıkları omzumda ağladı Abidin.
15 Şubat 2009 Pazar
- yüzseksen
artık bu geminin tekeri patlamıştır
taşımaz bizi hiçbir kıyıya
aklını aşka devşir!
işte tamda burada
bu lacivertin orta yerinde
sarıl
ve son bir defa dalgalandır tenimin iç denizlerini
taşımaz bizi hiçbir kıyıya
aklını aşka devşir!
işte tamda burada
bu lacivertin orta yerinde
sarıl
ve son bir defa dalgalandır tenimin iç denizlerini
14 Şubat 2009 Cumartesi
13 Şubat 2009 Cuma
- yüz75
Anlatmaya başlıyorsun.
Çok geçmeden anlıyorum, kimsesiz kelimelerin yalnızlığını örtemeyecek kadar cılız ve ölçüsüz. Hepsi elden düşmeler sanki.
Susup kalıyorum. Dilim, ağzımın içinde bir yerlere yığılıyor.
Suskunluğum, kimsesiz kelimelerinin dokunamayacağı kadar dik ve direngen oysa.
Vazgeçiyorum, hepten ve farkındalıkla.
Çok geçmeden anlıyorum, kimsesiz kelimelerin yalnızlığını örtemeyecek kadar cılız ve ölçüsüz. Hepsi elden düşmeler sanki.
Susup kalıyorum. Dilim, ağzımın içinde bir yerlere yığılıyor.
Suskunluğum, kimsesiz kelimelerinin dokunamayacağı kadar dik ve direngen oysa.
Vazgeçiyorum, hepten ve farkındalıkla.
10 Şubat 2009 Salı
- yüzyetmiş3
Onlara sadece kendilerini hatırlatıyordum. Korkuyorlardı Abidin.
Birlikte yürüdük o güne kadar hiç farkına bile varmadıkları karanlık koridorlarında. Çekindiler ve utandılar zaman zaman, ayıpladılar! Oysa kendinizdiniz işte.
Ben sadece işaret edendim.
Birlikte yürüdük o güne kadar hiç farkına bile varmadıkları karanlık koridorlarında. Çekindiler ve utandılar zaman zaman, ayıpladılar! Oysa kendinizdiniz işte.
Ben sadece işaret edendim.
- yüz72
Her şeyi red etmekle başla!
Ki inan o zaman, geceyi uygun adımlarla, daha bir rahat ve kayıpsız ve başkalarına karışarak geçebileceksin.
Ki inan o zaman, geceyi uygun adımlarla, daha bir rahat ve kayıpsız ve başkalarına karışarak geçebileceksin.
9 Şubat 2009 Pazartesi
8 Şubat 2009 Pazar
6 Şubat 2009 Cuma
5 Şubat 2009 Perşembe
- yüz68
tanrıları ben uyandırmadım yorgun uykularından
sesim kirlendi elbet
ki
suskunluğumda kaç melek hırpalandı
o çocuksu
şeker dilenen ve yalanan bakışlarınız
başka dinlerde karşılık bulur artık!
sesim kirlendi elbet
ki
suskunluğumda kaç melek hırpalandı
o çocuksu
şeker dilenen ve yalanan bakışlarınız
başka dinlerde karşılık bulur artık!
31 Ocak 2009 Cumartesi
- yüzaltmışyedi
Hırçınlıklarımı ve kelimelerle üzerinize yürümelerimi, kime şikayet edeceksiniz? Kim dinler sizi dünyanın başı bunca ağrırken?
Suçlansam gülerim ben!
Suçlansam gülerim ben!
29 Ocak 2009 Perşembe
- yüzaltmışaltı
Ben sizin bahçelerinizi terk ederken, çitin öte yakasına hiç birşey çıkarmadım. Dokunmadım dallarınızdan sarkan meyvelerinize. Girdiğim gibi çıktım hep, sessiz ve sakin.
- yüzaltmışbeş
Derimi etimden yüzdüğüm gün, üzerime bulaşmış yalnızlıklardan da kurtulacağım. Sonrasında telaşsız yürüyeceğim, daha dağınık fakat öylesine hafif ve sade.
27 Ocak 2009 Salı
- yüzaltmışdört
gerçeğini çaldırmış
nesi kalmış
kelimelerin bahçesini dolanmaktan başka
şiir:
düş' ün intiharından doğan
sanrılar zinciridir bu mevzuda
ki
ıslığına bulaşmış
dudaklarının arasından gülümseyen
şarkılar kadar gerçektir!
o şarkılar çizer aklımı
dudakların kana yattığında
nesi kalmış
kelimelerin bahçesini dolanmaktan başka
şiir:
düş' ün intiharından doğan
sanrılar zinciridir bu mevzuda
ki
ıslığına bulaşmış
dudaklarının arasından gülümseyen
şarkılar kadar gerçektir!
o şarkılar çizer aklımı
dudakların kana yattığında
22 Ocak 2009 Perşembe
- yüzaltmışüç
sıkıcı ispatlarda
sıkıştığımız ezber günlükler
ateş an kolluyor parmaklarımın ucunda
ah dokunsam küle özlemlenip
ama bilirim
üşürsünüz yine de!
sıkıştığımız ezber günlükler
ateş an kolluyor parmaklarımın ucunda
ah dokunsam küle özlemlenip
ama bilirim
üşürsünüz yine de!
21 Ocak 2009 Çarşamba
- yüzaltmışiki
Sana birlikte ölmeyi önerdiğimde korkuyla yüzüme bakmıştın. O an bile beni anlamaya çok uzaktın!
- yüzelliyedi
Hayata dair;
Uzunca bir sorunun içinde, kimsenin fark edemediği tek kelimelik bir cevap kalabilmek.
Uzunca bir sorunun içinde, kimsenin fark edemediği tek kelimelik bir cevap kalabilmek.
5 Ocak 2009 Pazartesi
3 Ocak 2009 Cumartesi
- yüzelliüç
dudaklarında gölgelenmiş kum saati
ki özlem
sabırsız ve
yağmur altında üşüyen bir martı telaşıdır!
ki özlem
sabırsız ve
yağmur altında üşüyen bir martı telaşıdır!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)