26 Kasım 2011 Cumartesi
25 Kasım 2011 Cuma
24 Kasım 2011 Perşembe
21 Kasım 2011 Pazartesi
17 Kasım 2011 Perşembe
029
15 Kasım 2011 Salı
14 Kasım 2011 Pazartesi
13 Kasım 2011 Pazar
024
12 Kasım 2011 Cumartesi
023
022
biraz daha rock alırız sen saçlarını bana doğru uzatırsın
birkaç Rapunzel çekeriz gecenin yasaklı adalarından
farklı boşluklar bulur sarkarız küçülür hayat biz eğildikçe
gerçek yanılır, yalanlanır kahramanlıklar
sonra sen gidersin başka bir şeye benzeterek adımlarını
("gecenin hiç şansı yok saçların karışıyor aklıma" adlı şiirden)
11 Kasım 2011 Cuma
021
Nasıl da uzuyor gece. Uzasın bakalım.
Ki ben de gece uzadıkça bir kaçınız gibi küçülüp, kısalıyorum sığmaya çalıştığım köşemde. Ya da nerden bileyim sığınıyorum bulduğum her kuytuya.
Aslında uzandığım yerden doğrulup yarım kalmış şiirlerimden birini adam edebilirim. Ama içimden gelmiyor yazmak. Kelimelerin beni sürükleyeceği yer şu an için korkutucu geliyor. Anlatmaktan da sıkılmış olabilirim.
Hepimiz biraz sıkılmış olabiliriz hayatımızdaki bazı alışkanlıklardan ve insanlardan. Hepimizin elindeki neşteri kullanma hakkı da vardır söz konusu sıkılganlıklar olduğunda. Ama lütfen neşteri bileğinize doğru değil, sıkıldığınız parçaya doğrultun. Ama günü geldiğinde kendinizden sıkılırsanız - ki bu kaçınılmazdır – buna dair diyebilecek bir sözüm yok.
İç karartıcı geliyor şu an düşündüğüm her şey. Yüzüme iyi gelecek bir şeyler bulabilsem hiç fena olmayacak. Ama geçmişe dalmak, geçmiş yaşanmışlıklardan iyi bir kare bulup düşünmek de bir şeyleri ya da birilerini özletecek. Kimseyi özleyecek halde değilim.
Hem kimi özlesem uçurum.
En iyisi birkaç bira içip uyumayı denemek. Müzik de dinlemek isterdim ama şarkıların anımsatacaklarıyla da uğraşamam şu gece. Sessizliğin içinde, gözlerimi duvara dikip öylece kalmak. Sızmak.
Hadi hep beraber…
3 ağustos gecesi… berbat bir sancıyı uyuşturmak için debelenirken.