31 Aralık 2008 Çarşamba

- yüzelliiki

yeni bir yıl değil
başka bir çağ gerek bize!

Güzel senelere Cehennem Güncesi halkı.

30 Aralık 2008 Salı

- yüzellibir

Hayata karşı işlenmiş bir suçtu birbirimize bakmamız.

- yüzelli

Bu çağın daha soylu duygulara ihtiyacı var!

- yüzkırkdokuz

Aslolan saçlarına bulaşan kanı kurutmasını bilmektir!

- yüzkırksekiz

uzaklaştıkça
uzaklaştık
uzaklaş
uzak!!!

- yüzkırkyedi

Hayatım Tanrı' nın üflemiş olduğu kara bir büyüye benziyor!

- yüzkırkaltı

Sonunu görmeden akan bir nehirdin sen! Ve bir kez olsun taşmaya cesaret edemeyen. Şimdi yerden göğe kadar yalnızsan kimin umrunda!!!

22 Aralık 2008 Pazartesi

- yüzkırkbeş

olur olmaz düşünüyorum
terk edilmiş anakaraları, isimsiz istasyonları, sakınılmış kadınları
uzağın içinde gürleyen yakını
zamanın içine sığmayan özleyişleri düşünüyorum
ki şimdi özlemeleri eksiltmek zamanıdır günlüklerden.

dövüşmek şimdi, terk edilmiş bir ırmakken kıyılarınızda: uyandırıldım
örttüm sebeplerin üzerini ve söktüm
rollerinizin süslerini, çırıl çıplağız bu cehennemde ve denk!
tahtadan tahtlarınız ateşler içinde, gözlerimde yangınları körüklüyor çocuklar.

17 Aralık 2008 Çarşamba

- yüzkırkdört

Ve o düşünsel iflasın eşiğinde, ki gecedir, hiç kimseye açılmaz kapılar!

- yüzkırküç

Sen zamansız tutulmuş bir dilektin sanırım...

- yüzkırkiki

Sıkça dikkat çeken bir anlatım bozukluğuyum bu romanda!

- yüzkırkbir

Seni bu hayata dair savunmak istiyorum!

- yüzkırk

Gerçeği kaybettiğinizde düşler tek sığınağınız olacaktır. Ki hayatla aranızda doldurulamaz bir boşuk - mesafe - vardır artık.

3 Aralık 2008 Çarşamba

- yüzotuzdokuz

Kiminle dans ettiğin kimin umrunda, ne çaldığını fark etmediyse duyuların!

30 Kasım 2008 Pazar

- yüzotuzsekiz

Yüzümü çalan o aynadan kurtarabildiğim birkaç yansımayı sana taşıyacağım.

29 Kasım 2008 Cumartesi

- yüzotuzyedi

Ve hayat devam eder!

Köşe başında sarı saçlı çocuk mızıkasına yüklenir, acıklı ezgiler ezberidir.

Ve gece uzar ve gece genişler ve gece devam eder!

27 Kasım 2008 Perşembe

- yüzotuzaltı

Oyun kendi kurgumun ve kurallarımın dışına taştığında terk ederim!

- yüzotuzbeş

Aşk hızıyla geçtik birbirimizi!

- yüzotuzdört

Özledim demelerimin içinizi bu kadar bulandıracağını bilmiyordum.

- yüzotuzüç

Yağmur çözüldü buluttan!

- yüzotuz2

Kirli bir camın ötesinde dalgalanan çığlıklara aldanmak istiyorum.

26 Kasım 2008 Çarşamba

- yüzotuzbir

Birileri yağmurdan kaçarak, saçak altlarına ya da kapalı alanlara sığınıyordu. Birileri de yağmurun altında ıslanmak için, bulundukları kapalı alanlardan telaş içinde dışarıya taşıyorlardı.

Sanırım a ş k, o yağmurun altında yürümeye koşmaktı!

21 Kasım 2008 Cuma

- yüzotuz

Kırılmıştır güneş gücenmiştir dağına.

- yüz29

Geceye sıkıştırılmış iki küfür her şeyi sonsuzluğa itebilecekti!

- yüz28

Böyle olacağını bilsem, böyle mi olurdum diyebilir miyim böyle bir çağda.

İşte böyle...

- yüz27

Çoğaldıkça yalnızlaşıyordu insan!

- yüz26

Bir fotoğrafın özlemini bu kadar tetikleyeceğini bilseydim, gözlerim bağlı dolanırdım albümleri.

- yüz25

Kendi halklarımızın dilinde öptük birbirimizi.

YAŞASIN HALKLARIN MEŞRULUĞU!

- yüz24

Neyin telaşındayız, oysa ne hoş herkes huzur dolu yalnızlığında!

- yüz23

Belkide en çok Ömer' in açmazları kokuyordu yazdığım dizeler. Ben de sevdim o oğlanı!

Not: Sebahattin Ali' nin "İçimizdeki Şeytan" romanındaki kahramanıdır. Yazıldığı tarih dikkate alınarak okunmasını öneririm.

5 Kasım 2008 Çarşamba

- yüz22

Beni 'kim' diye sevdin o yaz?

- yüz21

İkiyle ikiyi hep sana toplatacağım. Çünkü sen her defasında sonucu dört çıkartabiliyorsun.

- yüz20

Yüzüme birer avuç şiddet tohumu serpip, gülerek uzaklaştılar!!!

- yüzondokuz

Ben seninle sevişirken bir kez olsun taraf tutmadım!

- yüzonsekiz

Bu koku, öptüğüm dudakların cesetlerinden sarktı geceye!

- yüzonyedi

Gözlerimde, bakışlarının çoğul ekleri!

- yüzonaltı

Yüz ele verir! Çırılçıplak orta yerde bırakır insanı.

- yüzonbeş

İyi ki şarkılar var Abidin.

- yüzondört

Siyah bütün renklerin tanrı' sıdır!

- yüzonüç

Hayatta sözümün geçtiği tek yer 'kelimelerin bahçesi' sanırım.

2 Kasım 2008 Pazar

- yüzoniki

Geceyi giydirin, karanlığı üşüyor.

- yüzonbir

Ve
sonra
yüzlerinizi
tırnaklarımla
kazıyacağım
aynalarımdan!

- yüzdokuz

Yalnızlık insanın kendisiyle ilgili. Başkalarının varlığı ya da çokluğuyla açıklanabilir bir durum değil benim açımdan.

- yüzon

Hiçbir acı sonsuz değildir!

1 Kasım 2008 Cumartesi

- yüzsekiz

Baktın ama göremedin!Göremediğini gördüğümde, sana doğru bakmaktan vaz geçtim.

24 Ekim 2008 Cuma

- yüzaltı

Kimse benim çöplüğümde, bilmediğim ve şımarık şarkılar eşliğinde dans edemez. Kirlenir ve zamanla çürür!

- yüzbeş

Aynı tezgahta duramayacak kadar birbirine uzak ve farklı tarlaların domatesleriydik.

- yüzdört

- yasa dışı uyarı:

İçi boş bibloların dikkatine! Soluğum şiddet ve zehirli gazlar içermektedir.

- yüzüç

Beni sev(e)memenizi anlıyor hatta seviyorum. Seviyor gibi davranmanıza ise öfkeleniyorum.

- yüziki

- nickname

Yabancı karekter kullanma beni düşünürken. Dilim dönmüyor o an, dünya tökezliyor.

- yüzbir

riske giriş kılavuzu:

- Olumlu olan bir ilk' in olumsuz bir ilk' i olması kaçınılmazdır.

- yüz

Dünyaya bu son gelişimiz. İşte buna çıldırmış gibi içilir ve sonra ölüme sızılır.

- doksandokuz

O kırmızı ayakkabıların bir gün seni bana getirecek.

23 Ekim 2008 Perşembe

- doksansekiz

Sebep arama. Aynadaki toz senin yüzünden bulaşmıştır.

- doksanyedi

Düşlerim olabileceğini yadsıyor hayatım.

- doksanaltı

Ölümü ne kadar uzun heceleyebilirsiniz bu hayatta.

- doksanbeş

Daha çok tükür adımı. Benim yalnızlığım leke kaldırır.

- doksandört

Burnuma iftira kokusu geliyor. Biri konuşuyor sanırım, ona yakınlığımın uzağında.

22 Ekim 2008 Çarşamba

- doksanüç

Bu hayata söylediğim en büyük ve en sağlam yalan ben' im. Aslında aslı yok aslımın!

- doksaniki

Neden yaşıyorsun?

- Geçmişte yaşadıklarımdan emin olmak için.

Not: Dileyen kendi cevabını "isim" belirtmek koşuluyla yazabilir.

- doksanbir

Doğrultabilme yeteneği! Doğrulayabilme birikimi!

16 Ekim 2008 Perşembe

- doksan

bir yaprak daha düşer
esmerdir
ve ipince!

Son kez adam gibi sarılamadan yine... Yine! Bu nasıl bir eksilmektir? Bu nasıl bir dünyadır ki hep bizden çalıyor. O yılların emaneti gömleğine sarılır uzanırım bu geceye, koklarım insanlığını. Ya sabah olur ya da gece güne rengini verir. Yolun açık olsun Paşa' m, güzel kardeşim.

Kim zamansız diyebilir gidişine! Artık sussunlar!

15 Ekim 2008 Çarşamba

- seksendokuz

"Aşığım" dedi. Sesi her zamankinden başka renkler içeriyordu. "Beter ol" dedim!

- seksensekiz

Aşk, bir iddiadır. Ama ben sürekli yanlış 'ata' oynuyorum içimdeki her şeyi!

- seksenyedi

i p t a l!

12 Ekim 2008 Pazar

- seksenbeş

Risk var bu pencerede, sokağına bakmak beni caddelerine taşıyacak çünkü!

- seksendört

Ki ben, sanrılarımın intiharından doğan evrensel bir yalnızlıkla, seni sevmeye doğrulmuştum.

- seksenüç

Kişisel tarihlerimizde bir efsane olamayacaksak, hiçbir önemi yok seni öpmemin. Ki zamanın dışında duruyormuş gibi yapmanın da ne anlamı olabilir bu çağda.

- sekseniki

Bir imge olarak kalabilmek, bir başkasının imgesinde.

11 Ekim 2008 Cumartesi

- seksenbir

m e ş r u l u k!!!

6 Ekim 2008 Pazartesi

- seksen

Artık sadece gözlerinizle, gözlerime dokunabileceksiniz. Ruhum daha bir içlerime kanatlandı!

4 Ekim 2008 Cumartesi

- yetmişdokuz

Siz ecelenizi bekliyorsunuz ölmek için, bense kendim için uygun zamanı. Emin olun o gün gelecek! O güne kadar kimse bana katlanmak zorunda değil. Zaten kendinize katlanıyor oluşunuz bile büyük bir başarı sizler için. Ama buna saygı göstermem mümkün değil, sadece zaman buldukça anlayışla karşılıyorum.
A bir de o ilginç hırslarınız var! Nasıl da kaptırmışsınız kendinizi oyuna. Plaketler, madalyalar havada uçuşuyor...
Boşverdiğimi düşünüyorsunuz ya da önemsemediğimi. Ama yalnızlığımın boyutu düşünüldüğünde bunların başka bir kavramla açıklananbilir olduğunu göreceksiniz. Bence üzerinde çokca durup zaman kaybetmeyin. Yetişmeniz gereken finallere geç kalmayın. Oturup sohbet ettiğim bir kaçınız bilirsiniz ki, 'final' önemlidir benim için. Sağlam bir final yaşanmış bir süreçi en ince ayrıntısına kadar açıklayabilir.
Birileri hep beni suçlayacak! Ve ben suçlandıkça şunu her daim bileceğim: Doğru yörüngedeyiz kalbim, durma!

27 Eylül 2008 Cumartesi

- yetmişsekiz

Söylediklerimizin karşımızdaki insan için ne anlama geldiğini bilmemiz olanaksızdır. Oysa aynı dili kullanıyoruz, aynı kelimelerin yazgısına terkedilmişisiz bakıldığında. Kendimizi anlatma çabaları içinde değişik yorgunluklarımız oluyor. İşte tam da burada o soru devreye giriyor:
Neyin telaşındayız?
Herkes gördüğümüz kadar, ötesini istemek ya da beklemek neyin açlığı?

26 Eylül 2008 Cuma

- yetmişyedi

Nasıl saklıyor insan içinde herşeyi. Dokunuşları, kokuları, bakışları... Dipsiz bir kuyu orası, içim! Konuşsam sesim beni ele verecek.

25 Eylül 2008 Perşembe

- yetmişaltı

Geçmişte o kadar çok şeyi ve insanı riske ettim ki, artık böyle bir lüksüm olmadığını açıkca görüyorum. Susmam ve geri çekilmem bundandır.

- yetmişbeş

Kimse gelmedi ben de gitmedim!
Gördüm kendimin bile dışında bırakılmıştım, hatta "vefa" üzerine suçlanıp, mahkum edilmiş.
Bugünü anladığımda dün anlamsızlaşıyor dünü anladığımdaysa bu gün katlanılmazlaşıyor.
Ey denge kırılmana kaç kalayı gösteriyor dünya saati!

24 Eylül 2008 Çarşamba

- yetmişdört

İki farklı klasör açtım dün itibariyle. Bunlardan biri "geç kalınmış dokunuşlar kılavuzu" dur. Şiir ağırlıklı bir çalışma olacak. Diğeri ise "sandık notları" adı altında, daha çok tek ve spot cümlelerden oluşan bir çalışmadır.

- yetmişüç

Cevapsız ağrılar bunlar, hiçbir şeyle ilişkilendirilemeyen!

23 Eylül 2008 Salı

- yetmişiki

Kendime sıkı sıkı sarılıp uyuduğum gecelerin sabahında başka biri gibi uyanmış olmanın yarattığı o bilinç kayması, o tarifi zor his.
Herkese biraz bulaşmıştır kimsesizlik!

20 Eylül 2008 Cumartesi

- yetmişbir

Çok içtim bu gece, şimdi gelip birilerinin beni bağışlamasını bekliyorum. Ama birilerinin bağışlamasını beklerken kimseyi de davet edemiyorum.
Bu arada, ne kadar esnek de baksak oyunun kurallarının olduğunu unutmamak gerek.

17 Eylül 2008 Çarşamba

- yetmiş

Susmak bariz bir imadır! Nerde kalmıştık?

15 Eylül 2008 Pazartesi

- altmışdokuz

Ruhum bende kalacak! Asla kimseye emanet etmeyeceğim! Bilginize sayın 'cehennem güncesi' halkı.

- altmışsekiz

Daha fazla öldürmem gerekiyor sanırım kendimi. Yüzümde özenle sakladığım birkaç ifadeyi de tırnaklarımla kazımak zamanıdır.

13 Eylül 2008 Cumartesi

- altmışyedi

Bu gece 'sınıfta kaldım' öğretmenim. Müthiş duygusal bozumlarla içim acıyor, içim yanıyor! Bu başarısızlığımdan dolayı 'kızaran elmamı' dalından kopar, ve bahçenin güneş görmeyen uzaklarına fırlat şimdi, durma daha uzağa fırlat.

12 Eylül 2008 Cuma

- altmışaltı

Bilginin egoyu tetikleyerek insanı doğallıktan uzaklaştıracağını bildiğimden olsa gerek itirazımın sebebi. Bilginin kullanış şekli de çok önemli bir ayrıntı elbette. Geldiğimiz çağı gözlemlemek ve duymak yeterli bu sonuça ulaşmak için.Ki bu bir sonuç gibi görünse de bu da edinilmiş bir bilgiden başka bir şey değil benim açımdan.
Bilgi, arsızlıktan dolayı kirletildikçe, kirletmeye de devam edecektir!

9 Eylül 2008 Salı

- altmışbeş

Bu dünya sonsuz bir ç ö p l ü k!

6 Eylül 2008 Cumartesi

- altmışdört

Ersin' in kitabını yazmaya başladım. Bütün özlemim ve dikkatimle ona konsantre olmuş durumdayım.

4 Eylül 2008 Perşembe

- altmışüç

Yarın önemsizdir, bu geceyi nasıl geçeceğini bilmiyorsan eğer!

3 Eylül 2008 Çarşamba

31 Ağustos 2008 Pazar

- altmışbir

Bir çıkmaz sokak olarak kalmak kentin göğsünde!

30 Ağustos 2008 Cumartesi

- altmış

İçten ve olanca haklı bir ağlama isteğiyle kentin sokaklarını dört dönüyorum. Sağlamından ve herkesin anlayacağı bir dilde küfürler okumanın zamanı geldi sanırım.

- ellidokuz

Bir bakışı öylesi bir zamana sıkıştırma telaşında gözden kaçan ayrıntıların yarattığı hüzünlü cinnetlere sarılıyorum sırılsıklam.

- ellisekiz

Iskaladığını düşünür bazen insan. Oysa hedefi tam orta yerinden paramparça etmiştir. Neden nişan aldığındır önemli olan, kimi öldürdüğünse basit bir ayrıntı sadece.

- elliyedi

Dünyaya başka bir yerden bakmak isteği olabilir mi seninle yürümeyi düşlüyor olmam.

- ellialtı

Büyük sözlerde dikkat çeken kusurlu vurgular.

29 Ağustos 2008 Cuma

- ellibeş

Bilmek nasıl eskitip, eksiltiyor insanın yüzünü!

28 Ağustos 2008 Perşembe

26 Ağustos 2008 Salı

- elliüç

Kalbimde hüzünlü nal sesleri.

24 Ağustos 2008 Pazar

- elliiki

Bu gün dışında bırakıldım Dünya' nın. Seslenmedim ben de. Kendine kendine dönüyordu mutlaka.

23 Ağustos 2008 Cumartesi

- ellibir

Ben de bir şeyim, hiç birşey olmaya çok yakın duran!

21 Ağustos 2008 Perşembe

- elli

Hangi taşı kaldırsak travma!

17 Ağustos 2008 Pazar

- kırkdokuz

Beni sobelemenize kaç saklambaç kaldı!

2 Ağustos 2008 Cumartesi

- kırksekiz

Ne güzeldir her dilde türküler söyleyerek yürümek. Çoşkulu adımlarla yaklaşmak menzile.

1 Ağustos 2008 Cuma

- kırkyedi

Bir şeylerim var elbette senin için. Kendimi ayırmıştım sana. Ama bu hiçbir kelimeyle anlatılamayacak kadar özel ve içtendi. Oysa şimdi geceme yalnızlık düştü, topluyorum usul usul.

31 Temmuz 2008 Perşembe

- kırkaltı

Her ispatta istisna kırılmalar olması kaçınılmazdır. Bilgilerinize...

30 Temmuz 2008 Çarşamba

- kırkbeş

Mutsuz, yorgun ve hatta bıkmışken; ne güzeldir bir başkasının mutluluğuna adının karışması.

29 Temmuz 2008 Salı

- kırkdört

Bütün güzel şeyler susulmalı bu çağda! Deşifre edilmesi halinde ömrü kısalıcak şüphesiz.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

- kırküç

Yazmaktan öte yaşayasım varmış. Ne kadar çok biriktiğimin farkına vardım. Özlediğim anları hissederek yaşamanın bitimsiz ve çoşkulu sarhoşluğunda, neyi yaşadığım değil nasıl yaşadığım önemli olan.

24 Temmuz 2008 Perşembe

- kırkiki

Kitapları ihmal ettim uzun zamandır, bir sürü filmi. Kim bilir geç kaldığım kaç yürüyüş var sokak aralarında. Yazmayı ertelediğim sayısız mektup olduğundan da eminim. İçine düşüp hırpalanmam gereken kaç şiir duruyor parmaklarımın ucunda. Bana biraz müsade. Kendime geçiş yapma zamanı geldi artık. Size doyumsuz sanrılar.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

- kırkbir

Sabaha kimin "ne" kalacağını bilmeksizin dokundum omzuna. Dünyanın en önemli şeyini söyleyeceğim sanıyordum. Ama bundan dünyanın bile haberi yoktu. Sesimi denedim. Birkaç ton giyinip soyundum dilime. Olmadı. Belki başka bir gün!

22 Temmuz 2008 Salı

- kırk

"Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın" diyordu o şarkı yıllar önce ve belki hala ısrarla... Ama artık görüyorum çemberin içi de bir dışı da! Ki çemberin çapı da önemli değil bu bahiste.
Böylesi bir mevzunun sızılarından sıyırıp usumu, olanca içtenliğimle kutluyorum yeni yaşını.
Bu gece dinlenecek başka şarkılar vardır mutlaka. Onlardan biri neden Hüsnü Arıkan' dan "nereye uçtu turnalar" olmasın. Hadi ritme gülümse ve asıl gecenin siyahına.

- otuzdokuz

Efsanenin bütün kahramanları anlatıcı tarafından ücretsiz izne çıkartıldı. Herkes başının çaresine bakmalı artık.

20 Temmuz 2008 Pazar

- otuzsekiz

Yaralarıma dokundun olanca beklemişliğinin sabırsızlığıyla. Parmaklarına bulaşan kanı en sıcak anında öptüm. Artık herşey soğuyabilirdi!

18 Temmuz 2008 Cuma

- otuzyedi

Olası her şeyin kurallarını salt kendilerinin belirleyebileceğini düşünen " sahte tanrıçalar ", buradan bakıldığında korkunç komik görünüyorsunuz.

17 Temmuz 2008 Perşembe

- otuzaltı

Yağmur diyorum ıslanıyorsunuz! Peki çölüm neden bunca tenha?

16 Temmuz 2008 Çarşamba

- otuzbeş

Bir zaman sonra ara vermeksizin saçmalıyor olmak, hatta bunu bir tarzmışcasına yaşamak meşru bir durum sayılabilir mi? Gerçekten çok üzücü.

15 Temmuz 2008 Salı

- otuzdört

Reçeteler, ilaçlar ve halsiz, uzun uzun uzanışlar.

13 Temmuz 2008 Pazar

- otuzüç

Bağışla günce, hastayım.

12 Temmuz 2008 Cumartesi

- otuziki

Sesin az ötesinde yargı vardı. Daha ilk adımda kirlendi niyet!

11 Temmuz 2008 Cuma

- otuzbir

Bir şeyin başka bir şeyde ki yankısı, kendisini tanımlayamayacak kadar elden geçmiş ve bir o kadar cılız! Anlayacağın bizim olduğunu düşündüğümüz şeyler bile kendisi olamayacak kadar halsiz ve yabancılaşmanın çukurunda.
Eyvallah...

10 Temmuz 2008 Perşembe

- otuz

Yorgunum. Diyesim bile yok!

9 Temmuz 2008 Çarşamba

- yirmidokuz

Artık duymuyorum dünyayı! Bu sağırlığa sebep bir iç çekiş ve öfkeyle köşeme çekiliyorum.
Yenildiğimizin resmidir Abidin...

8 Temmuz 2008 Salı

- yirmisekiz

Tüm inkarlarına rağmen elimizde ciddi kanıtlar var. Bariz aşk bu!

6 Temmuz 2008 Pazar

- yirmiyedi

Gün günden uçsuz bucaksız bir işkencehaneye dönüşüyor dünya. Eziyet haddini aşıyor Denizkızı! Tetikte beklemek şart!

- yirmialtı

Birkaç soru işareti bırakıyorum bu gece günceme, kim hangisini istiyorsa onunla cebelleşsin bu karanlıkta!

5 Temmuz 2008 Cumartesi

- yirmibeş

Yalnızlığın, kendilerini küçük düşüren bir durum olduğunu düşünenlerin bu güncede adı dahi anılmayacaktır!

4 Temmuz 2008 Cuma

- yirmidört

Kimse benim duygularımı tedavi edemez. Tedavi edilen duygu artık ben olmayandır çünkü!

3 Temmuz 2008 Perşembe

- yirmiüç

Katliamı gölgeleyemeyecek gözlerin, birkaç kişi daha eksileceğiz sabaha az kala!

2 Temmuz 2008 Çarşamba

- yirmiiki

Belki birileri konuşur bu gün, kulağımın pası silinir!

1 Temmuz 2008 Salı

- yirmibir

Yıllardır özleminde olduğum iki albümü bu akşam saatlerinde buldum. Ve şu an dimdik bir yüreklilikle, o ezgilerin derinliğinde hepinizi ayrı ayrı ve hasretle kucaklıyorum. Bu gece günceme sadece şunu demek ya da sormak istiyorum:
Delirmek, hayata ve yalandan kalabalıklara küsmek midir?

30 Haziran 2008 Pazartesi

- yirmi

Kimsenin kimsede garantisi yok bu yüzyılda! Yalnızlık kaçınılmaz!!!

29 Haziran 2008 Pazar

- ondokuz

Kime seslensem sağır!

28 Haziran 2008 Cumartesi

- onsekiz

Gözlerinin gecemi ışıtacağı yanılgısıyla dimdik baktın yüzüme. Ama ben olası tüm anlamlarımı ve anlamalarımı ve hatta anlayışlarımı sebepli ya da sebepsiz, haklı ya da haksız; ki bunun şu an hiçbir önemi yok, bütün büyümüşlüğüm ve gücümle çocukluğuma savurmuştum.

27 Haziran 2008 Cuma

- onyedi

Belki yakınlığında uyurum gecemi, suskun ve sade!

26 Haziran 2008 Perşembe

- onaltı

Yalnızlığımın seni öpme nedenlerimden biri olduğunu fark edince, sana sımsıkı sarılmaktan ve geceyi uzatmaktan başka çıkar yolu kalmamıştı insanlığımın. Ve aklıma sadece şu cümle düşmüştü:
Bazen birkaç küfürle süslenmelidir hayat!!!

25 Haziran 2008 Çarşamba

- onbeş

Aşk her bünyede aynı etkiyi yaratmaz, birilerinin daha sık ve daha çok özlemesi bundan olsa gerek.

24 Haziran 2008 Salı

- ondört

İkna çabası, birinin bir diğerine uyguladığı zehirli bir işkencedir!

23 Haziran 2008 Pazartesi

- onüç

Anlamın acı cinsinden dışa vurumuydu çığlığın!

22 Haziran 2008 Pazar

- oniki

Aslolan duygusal ve düşünsel estetiktir!

21 Haziran 2008 Cumartesi

- onbir

Her gece ölümle koyun koyuna uyumaya çalışan "birinin", bilgiyi red etmesinden daha doğal ne olabilir!!!

20 Haziran 2008 Cuma

- on

Gözyaşlarını kokladığımda elime damlayan kandı, malum acılardan arta kalan!

19 Haziran 2008 Perşembe

- dokuz

Onaylanmak ya da onaylanmamak, bütün mesele bu sanırım!

18 Haziran 2008 Çarşamba

- sekiz

Belki düzensizdi adımlarımız ama, yanyana yürüyorduk; sen muz kabuğuna basıp düştün!

16 Haziran 2008 Pazartesi

- yedi

Masalıma iademi talep ediyorum 'anlatıcıdan' yoksa; kendime olan uzaklığımın boşluğuna düşüp, kırılacağım!

15 Haziran 2008 Pazar

- altı

İçimdeki isyanı keşfetmek için daha kaç gece geçmem gerekiyor, bilemiyorum.

14 Haziran 2008 Cumartesi

- beş

Sesimi unutmayı deniyorum günlerdir!

- dört

Rock' ın depresyona iyi geldiğini düşünüyorum ama, acılar konusunda hala şüphelerim var.

12 Haziran 2008 Perşembe

- üç

Yaşamak işkenceye dönüştüğünde ölmek ihtiyaç olabilir insan için.

11 Haziran 2008 Çarşamba

- iki

Kırılmak aynanın yazgısı saati geldiğinde, hangi acı kayıpsız geçildi!

- bir

Kim olduğumla ilgili unutkanlıklarımın önüne geçemiyorum!