Bir şeylerden vazgeçer gibiyim. Erteliyorum ya da erteleniyorum.
Renklerin tadı yok be Abidin, kelimeler bile anlamsız geliyor şu sıralar. Yazmak başlı başına bir angarya sanki, okumak, film izlemek, şarkılar eşliğinde yürümek. En çok sevdiğim şeylerden uzaklaşıyor olmak içimdeki boşluğu besliyor.
bir boşlukta
başka bir boşluk gibi ölü havaya sürtünüyorum
korkunç bir gürültüyle
kanıyor
çizikler içinde savrulmuş etim
Belli etme Abidin, bildiğini gördüğünü sus bana dair. Başka hayatlar anlat. Yolculuklardan söz et. Gidenlerden ve dönmeme sebeplerinden. Marla' yı anlat yeni baştan. En iyi yaptığın şey bu senin. Hayatının hiç yırtılmayacağını sandığın öyküsünü tekrar tekrar anlat. İnancı tanımla bana, sebepler sun. Kandır beni Abidin. Kandırılmaya ihtiyacım var en çok! Öyle bir anlat ki özeneyim, unutayım farkındalıklarımı. Biraz daha idare et bu gece beni.
yüzümün kuyuları
o ölçüsüz derinliklerde suların kokusunu yitirdi
adını bilmediğiniz bir yağmur giydim ruhuma
giderken yağıyorum dokunaklı cesetlerinizin üzerine
kalırsam kururum
25 Şubat 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil