31 Temmuz 2008 Perşembe

- kırkaltı

Her ispatta istisna kırılmalar olması kaçınılmazdır. Bilgilerinize...

30 Temmuz 2008 Çarşamba

- kırkbeş

Mutsuz, yorgun ve hatta bıkmışken; ne güzeldir bir başkasının mutluluğuna adının karışması.

29 Temmuz 2008 Salı

- kırkdört

Bütün güzel şeyler susulmalı bu çağda! Deşifre edilmesi halinde ömrü kısalıcak şüphesiz.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

- kırküç

Yazmaktan öte yaşayasım varmış. Ne kadar çok biriktiğimin farkına vardım. Özlediğim anları hissederek yaşamanın bitimsiz ve çoşkulu sarhoşluğunda, neyi yaşadığım değil nasıl yaşadığım önemli olan.

24 Temmuz 2008 Perşembe

- kırkiki

Kitapları ihmal ettim uzun zamandır, bir sürü filmi. Kim bilir geç kaldığım kaç yürüyüş var sokak aralarında. Yazmayı ertelediğim sayısız mektup olduğundan da eminim. İçine düşüp hırpalanmam gereken kaç şiir duruyor parmaklarımın ucunda. Bana biraz müsade. Kendime geçiş yapma zamanı geldi artık. Size doyumsuz sanrılar.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

- kırkbir

Sabaha kimin "ne" kalacağını bilmeksizin dokundum omzuna. Dünyanın en önemli şeyini söyleyeceğim sanıyordum. Ama bundan dünyanın bile haberi yoktu. Sesimi denedim. Birkaç ton giyinip soyundum dilime. Olmadı. Belki başka bir gün!

22 Temmuz 2008 Salı

- kırk

"Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın" diyordu o şarkı yıllar önce ve belki hala ısrarla... Ama artık görüyorum çemberin içi de bir dışı da! Ki çemberin çapı da önemli değil bu bahiste.
Böylesi bir mevzunun sızılarından sıyırıp usumu, olanca içtenliğimle kutluyorum yeni yaşını.
Bu gece dinlenecek başka şarkılar vardır mutlaka. Onlardan biri neden Hüsnü Arıkan' dan "nereye uçtu turnalar" olmasın. Hadi ritme gülümse ve asıl gecenin siyahına.

- otuzdokuz

Efsanenin bütün kahramanları anlatıcı tarafından ücretsiz izne çıkartıldı. Herkes başının çaresine bakmalı artık.

20 Temmuz 2008 Pazar

- otuzsekiz

Yaralarıma dokundun olanca beklemişliğinin sabırsızlığıyla. Parmaklarına bulaşan kanı en sıcak anında öptüm. Artık herşey soğuyabilirdi!

18 Temmuz 2008 Cuma

- otuzyedi

Olası her şeyin kurallarını salt kendilerinin belirleyebileceğini düşünen " sahte tanrıçalar ", buradan bakıldığında korkunç komik görünüyorsunuz.

17 Temmuz 2008 Perşembe

- otuzaltı

Yağmur diyorum ıslanıyorsunuz! Peki çölüm neden bunca tenha?

16 Temmuz 2008 Çarşamba

- otuzbeş

Bir zaman sonra ara vermeksizin saçmalıyor olmak, hatta bunu bir tarzmışcasına yaşamak meşru bir durum sayılabilir mi? Gerçekten çok üzücü.

15 Temmuz 2008 Salı

- otuzdört

Reçeteler, ilaçlar ve halsiz, uzun uzun uzanışlar.

13 Temmuz 2008 Pazar

- otuzüç

Bağışla günce, hastayım.

12 Temmuz 2008 Cumartesi

- otuziki

Sesin az ötesinde yargı vardı. Daha ilk adımda kirlendi niyet!

11 Temmuz 2008 Cuma

- otuzbir

Bir şeyin başka bir şeyde ki yankısı, kendisini tanımlayamayacak kadar elden geçmiş ve bir o kadar cılız! Anlayacağın bizim olduğunu düşündüğümüz şeyler bile kendisi olamayacak kadar halsiz ve yabancılaşmanın çukurunda.
Eyvallah...

10 Temmuz 2008 Perşembe

- otuz

Yorgunum. Diyesim bile yok!

9 Temmuz 2008 Çarşamba

- yirmidokuz

Artık duymuyorum dünyayı! Bu sağırlığa sebep bir iç çekiş ve öfkeyle köşeme çekiliyorum.
Yenildiğimizin resmidir Abidin...

8 Temmuz 2008 Salı

- yirmisekiz

Tüm inkarlarına rağmen elimizde ciddi kanıtlar var. Bariz aşk bu!

6 Temmuz 2008 Pazar

- yirmiyedi

Gün günden uçsuz bucaksız bir işkencehaneye dönüşüyor dünya. Eziyet haddini aşıyor Denizkızı! Tetikte beklemek şart!

- yirmialtı

Birkaç soru işareti bırakıyorum bu gece günceme, kim hangisini istiyorsa onunla cebelleşsin bu karanlıkta!

5 Temmuz 2008 Cumartesi

- yirmibeş

Yalnızlığın, kendilerini küçük düşüren bir durum olduğunu düşünenlerin bu güncede adı dahi anılmayacaktır!

4 Temmuz 2008 Cuma

- yirmidört

Kimse benim duygularımı tedavi edemez. Tedavi edilen duygu artık ben olmayandır çünkü!

3 Temmuz 2008 Perşembe

- yirmiüç

Katliamı gölgeleyemeyecek gözlerin, birkaç kişi daha eksileceğiz sabaha az kala!

2 Temmuz 2008 Çarşamba

- yirmiiki

Belki birileri konuşur bu gün, kulağımın pası silinir!

1 Temmuz 2008 Salı

- yirmibir

Yıllardır özleminde olduğum iki albümü bu akşam saatlerinde buldum. Ve şu an dimdik bir yüreklilikle, o ezgilerin derinliğinde hepinizi ayrı ayrı ve hasretle kucaklıyorum. Bu gece günceme sadece şunu demek ya da sormak istiyorum:
Delirmek, hayata ve yalandan kalabalıklara küsmek midir?